Yolculuğumuzun başlangıç noktası
Eskişehir. Cuma sabahı saat 6.30’da yola çıkıyoruz. Yaklaşık 2 buçuk saatlik
yolculuğumuzun ardından etekleri hala bembeyaz olan Uludağ göz kamaştıran
görüntüsü ile karşımıza çıkıyor.Bu eşsiz manzaranın hemen ardından rotamızı Uludağ’ın eteklerindeki yedi kızık
köyünden biri olan Cumalıkızık’a doğru çeviriyoruz.
Tarihi eskiten köy
Şehir merkezinden on kilometre
kadar uzaklıkta olan Cumalıkızık etrafının şeftali ağaçlarıyla çevrili olması
sebebiyle kendini anında gözler önüne seriyor. Cumalıkızık ismini Cuma Beyden
aldığını söyleyenler olsa da genel ahali etrafında bulunan civar köylerden cuma
namazı için gelmesiyle bu ismi aldığı söyleniyor. Cumalıkızık köyü eşsiz doğası ve tarihi dokusunu
koruyabilmesi yönüyle onu diğer köylerden farklı kılıyor. 3 asırdan fazla
süredir kullanılan evler Osmanlı sivil mimarisinin en güzide örnekleri olarak
kabul ediliyor. Buram buram tarih kokan bu evlerden sadece 180’e yakın ev
kullanılabilir durumda. Köydeki evler genellikle 3 katlı ve yüksek avlu
duvarlarıyla çevrili. Her bir evin dış cephesi farklı renklerle boyanarak
gökkuşağının asaletini içimize işliyor.
Evlerin mimarisinde ceviz
ağaçları, kerpiç duvarlar ve güneşte kurutulmuş tuğlaların muhteşem uyumu söz
konusu. Ahşap pencereleriyle adeta tarih kokan yapılarda, neredeyse el ile
tutulabilir bir duygu deryası bulunuyor. Duvarlarında sıva olarak kullanılan
kerpiç sadece evleri değil görenlerin de içini ısıtıyor.
Meşhur köy kahvaltısı
Henüz avluya girer girmez enfes kahvaltının ilk sinyalleri
beynimize işliyor. Bir yanımız Ayşe Teyzenin açtığı gözlemelerle, bir yanımız
kuzine sobada pişen sıcak servis ve tok karınları acıktıracak kadar güzel
kokulu yemeklerle, bir yanımızsa Hatice Ablanın semaverde demlediği tavşankanı,
tadı damağınızda kalacak çayıyla çevreleniyor. Karşı pencerede rengârenk
kavanozlarda duran reçellere ise söylenecek söz yok. Artık iyice acıkan
midemizi bu lezzetlerle donatmak için sabırsızlanıyoruz. Hüseyin Amcanın
serviste bizlere adeta bir misafir gibi davranması yüreğimize bir dal sevgi
çiçeği daha ekiyor. Tamamen doğal ürünlerle donanmış masamızda bir tek kuş sütü
eksik. Köy yumurtası, tandır ekmeği ve
hatta zeytinyağlı yaprak sarmasına kadar her şey var. Bu güzellik karşısında
daha hiçbir şeye dokunmadan doyuyorsunuz zaten. Hele ki çayın sınırsız olması
bizleri derinden etkiliyor. Ayşe Teyzenin ‘doydunuz mu oğlum’ sorusundaki
samimiyete söylenecek kadar güzel söz heybemde yok maalesef.
Kahvaltımız
bittiyse sokağa çıkalım. Tarihi ciğerlerinizde hissettiğiniz sokaklarda, el
emeği göz nuru yazmalar, alın teri dökülmüş tarhanalar, ince işçiliğin ne demek
olduğunu gözler önüne seren bakır malzemeleriyle taş döşeli sokak, sizleri
tarihin toz tutmayan sayfalarında gezdirmekte ısrarcı. Attığınız her adımda
samimiyeti hissettiğiniz sokaklarda, her yaştan ziyaretçi gülen yüzlerle huzuru
tadıyor. Köy kahvesinin olduğu meydana çıkarken en az 350 sene olduğunu
öğrendiğimiz tarihi evi müzeye dönüştürmüşler. Giriş için 2 lira gibi bir ücret
ödeyerek, Osmanlıdan kalma tarihi kalıntıları görebilir zamanda yolculuk
edebilirsiniz.
Taş sokaklar
Bir yamaca kurulmuş olan
Cumalıkızık köyünün sokakları sadece yayaların ve binek hayvanların
geçebileceği genişlikte. Yer yer sokaklar daralıyor olsa da iç daraltıcı bir
görüntüyle karşılaşmak neredeyse imkânsız. Sokakların tamamı kaldırımsız ve taş
döşeli. Yassı taş döşeli sokakların orta kısımları kavisli yapılarak yağmur
sularının birikmesini engelliyor. Yüzyıllar öncesinde bu sokaklarda yaşanan o
güzel duyguları hissetmek hiç zor değil. Köyü çepeçevre kucaklamış bir dere
bulunmakta. Su seslerinin ve ağaç yapraklarının muhteşem melodisini
kaçırmamanızı öneririm. Güzel bir doğa yürüyüşü yapmayı isterseniz
ciğerlerinizi bayram ettirecek kadar güzel olan köyün arka tarafındaki meyve
bahçelerini öneririm. Bir rehber yardımıyla gezmenizi tavsiye ederim zira
patika yollar ve doğal güzellikler karşısında kendinizi kaybedebilirsiniz.
Güneşin
yavaşça kaybolmasıyla bizlerde dönüş yolunu tuttuk.Tarih kokan Cumalıkızık
köyünden güzel hatıralar ve üzerimize çöken tatlı yorgunlukla ayrılıyoruz.
Sizlerin de bu duyguları tatmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder