16 Mart 2017 Perşembe

Eşsiz doğası ile 'Cumalıkızık'

Yolculuğumuzun başlangıç noktası Eskişehir. Cuma sabahı saat 6.30’da yola çıkıyoruz. Yaklaşık 2 buçuk saatlik yolculuğumuzun ardından etekleri hala bembeyaz olan Uludağ göz kamaştıran görüntüsü ile karşımıza çıkıyor.Bu eşsiz manzaranın hemen ardından rotamızı Uludağ’ın eteklerindeki yedi kızık köyünden biri olan Cumalıkızık’a doğru çeviriyoruz.
                Tarihi eskiten köy 
Şehir merkezinden on kilometre kadar uzaklıkta olan Cumalıkızık etrafının şeftali ağaçlarıyla çevrili olması sebebiyle kendini anında gözler önüne seriyor. Cumalıkızık ismini Cuma Beyden aldığını söyleyenler olsa da genel ahali etrafında bulunan civar köylerden cuma namazı için gelmesiyle bu ismi aldığı söyleniyor.  Cumalıkızık köyü eşsiz doğası ve tarihi dokusunu koruyabilmesi yönüyle onu diğer köylerden farklı kılıyor. 3 asırdan fazla süredir kullanılan evler Osmanlı sivil mimarisinin en güzide örnekleri olarak kabul ediliyor. Buram buram tarih kokan bu evlerden sadece 180’e yakın ev kullanılabilir durumda. Köydeki evler genellikle 3 katlı ve yüksek avlu duvarlarıyla çevrili. Her bir evin dış cephesi farklı renklerle boyanarak gökkuşağının asaletini içimize işliyor.
Evlerin mimarisinde ceviz ağaçları, kerpiç duvarlar ve güneşte kurutulmuş tuğlaların muhteşem uyumu söz konusu. Ahşap pencereleriyle adeta tarih kokan yapılarda, neredeyse el ile tutulabilir bir duygu deryası bulunuyor. Duvarlarında sıva olarak kullanılan kerpiç sadece evleri değil görenlerin de içini ısıtıyor.
Meşhur köy kahvaltısı
Henüz avluya girer girmez enfes kahvaltının ilk sinyalleri beynimize işliyor. Bir yanımız Ayşe Teyzenin açtığı gözlemelerle, bir yanımız kuzine sobada pişen sıcak servis ve tok karınları acıktıracak kadar güzel kokulu yemeklerle, bir yanımızsa Hatice Ablanın semaverde demlediği tavşankanı, tadı damağınızda kalacak çayıyla çevreleniyor. Karşı pencerede rengârenk kavanozlarda duran reçellere ise söylenecek söz yok. Artık iyice acıkan midemizi bu lezzetlerle donatmak için sabırsızlanıyoruz. Hüseyin Amcanın serviste bizlere adeta bir misafir gibi davranması yüreğimize bir dal sevgi çiçeği daha ekiyor. Tamamen doğal ürünlerle donanmış masamızda bir tek kuş sütü eksik. Köy yumurtası,  tandır ekmeği ve hatta zeytinyağlı yaprak sarmasına kadar her şey var. Bu güzellik karşısında daha hiçbir şeye dokunmadan doyuyorsunuz zaten. Hele ki çayın sınırsız olması bizleri derinden etkiliyor. Ayşe Teyzenin ‘doydunuz mu oğlum’ sorusundaki samimiyete söylenecek kadar güzel söz heybemde yok maalesef.
                Kahvaltımız bittiyse sokağa çıkalım. Tarihi ciğerlerinizde hissettiğiniz sokaklarda, el emeği göz nuru yazmalar, alın teri dökülmüş tarhanalar, ince işçiliğin ne demek olduğunu gözler önüne seren bakır malzemeleriyle taş döşeli sokak, sizleri tarihin toz tutmayan sayfalarında gezdirmekte ısrarcı. Attığınız her adımda samimiyeti hissettiğiniz sokaklarda, her yaştan ziyaretçi gülen yüzlerle huzuru tadıyor. Köy kahvesinin olduğu meydana çıkarken en az 350 sene olduğunu öğrendiğimiz tarihi evi müzeye dönüştürmüşler. Giriş için 2 lira gibi bir ücret ödeyerek, Osmanlıdan kalma tarihi kalıntıları görebilir zamanda yolculuk edebilirsiniz.
                Taş sokaklar
Bir yamaca kurulmuş olan Cumalıkızık köyünün sokakları sadece yayaların ve binek hayvanların geçebileceği genişlikte. Yer yer sokaklar daralıyor olsa da iç daraltıcı bir görüntüyle karşılaşmak neredeyse imkânsız. Sokakların tamamı kaldırımsız ve taş döşeli. Yassı taş döşeli sokakların orta kısımları kavisli yapılarak yağmur sularının birikmesini engelliyor. Yüzyıllar öncesinde bu sokaklarda yaşanan o güzel duyguları hissetmek hiç zor değil. Köyü çepeçevre kucaklamış bir dere bulunmakta. Su seslerinin ve ağaç yapraklarının muhteşem melodisini kaçırmamanızı öneririm. Güzel bir doğa yürüyüşü yapmayı isterseniz ciğerlerinizi bayram ettirecek kadar güzel olan köyün arka tarafındaki meyve bahçelerini öneririm. Bir rehber yardımıyla gezmenizi tavsiye ederim zira patika yollar ve doğal güzellikler karşısında kendinizi kaybedebilirsiniz.

                Güneşin yavaşça kaybolmasıyla bizlerde dönüş yolunu tuttuk.Tarih kokan Cumalıkızık köyünden güzel hatıralar ve üzerimize çöken tatlı yorgunlukla ayrılıyoruz. Sizlerin de bu duyguları tatmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder